top of page

Kazanan olma yolunda: 1- Yapısal Analiz

  • Yazarın fotoğrafı: elif günday
    elif günday
  • 11 Oca 2021
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Eki 2021

Bu yazıya ilham olan Muriel James ve Dorothy Jongeward'ın Sola Unitas yayınlarından çıkmış olan önemli eseri "Kazanmak İçin Doğarız".

Dürüst olmam gerekirse, kitabın ismi koçluk eğitiminde okunması gerekenler listesinde karşıma çıktığında ilgimi çekmemişti. Kazanmayı mutlaka bir kaybedeni olan yapıda düşünerek bu rekabetçi başlığa ısınamamıştım. Ancak eğitimin önerilen kitapları o kadar kıymetli bilgiler veriyorlardı ki elbet bu kitapta da isminin çok ötesinde benim için ters köşe bilgiler olacaktı. Bu düşünceyle eğitimin başlarında okuduğum ilk kitaplardan biri oldu. Şimdi ise hayatımın neredeyse her anında benimle olan bilgiler ve deneyimler bütününe dönüştü.


Bunun nasıl böyle olduğunu kitabın ana temasını anlattığımda sizin için de kolaylıkla netleşeceğine ve hayatınıza yeni bir perspektif kazandıracağına tüm kalbimle inanıyorum. Bu yazı için ayrı bir heyecanlıyım, ilk günden itibaren kitabın odağındaki kavramları anlattıkça paylaştıkça mutlu oluyorum. Bu yazıyı zihnimde bolca düşünce ve yüzümde bir gülümsemeyle yazdığımı bilmenizi istiyorum.


Artık konuya girelim :)


Kazanan ve kaybeden insan ayrımının yapı taşlarından en önemlisi sahip olduğumuz kişisel bilinç seviyemizden başka bir şey değil. Özünde davranışlarımızın ve duygularımızın bilincinde olarak yaşamımızı sürdürmekten bahsediyor.

Bu bilince sahip olmadığımızda güven duygusuna sahip olmadığımız için karşılaştığımız karşıt iç güçler arasında zorluk çekip bocalayabiliyoruz. Benliğimiz, akıl, duygular, yaratıcılık, beden duyuları ya da belirli bazı davranışlar gibi ayrı parçalar halinde, bir bütün halinde değil. Güçlenmek içinse bunun bilincine varmamız ve bütünleşmeye çabalamamız gerekli.

"Bu bilinç, kişilerin kendilerini daha açık biçimde tanımalarına ve böylece değiştirmek veya geliştirmek istedikleri yönlerini değiştirip, geliştirmelerine imkan sağlar." Sf:18


Söz konusu bilince dair bilginin ilk basamaklarından hızlıca hayatınıza da entegre edebileceğiniz bir analiz sistemiyle devam edelim:


Transaksiyonel Analiz. (TA)

İnsanın anlam arayışı ve insanı anlama çabasından ortaya çıkan bir çok değerli bilimsel katkının içinden iletişimi temel alan bir yaklaşım olan TA, Dr. Eric Berne'nin insanlar arası ilişkileri çözümlediği bir analiz sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Burada yazının genel kavrayışa hizmet edebilmesi için kavramın teorik detayına çok fazla girmeden ilerleyeceğim. İlerleyen yazılarda başlık detaylarıyla devam edecek olsam da yeri gelmişken söylemeden geçmeyeyim, konu ilginizi çeker de detaylı şekilde öğrenmek isterseniz kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.


TA kavramı psikoterapi alanında ortaya çıkan bir kavram olmakla beraber sadece psikoterapi ile ilgilenenler için yararlı bir araç olmakla kalmıyor. "İnsan davranışlarında birçok kişinin anlayıp uygulayabileceği ve düşünceyi kışkırtıcı bir görüş açısı da sağlamaktadır." Sf:19


Davranışları değerlendirme konusunda TA'nın sağduyulu bir yaklaşım olduğunu da söylememiz gerekir. Kendinize güvenmeyi öğrenebileceğinizi, kendinizle ilgili konularda düşünebileceğinizi, kendiniz için karar verebileceğinizi ve duygularınızı ifade edebileceğinizi savunur. TA ilkeleri iş yerinizde, evde, okulda arkadaşlarınızla, ailenizle, komşularınızla, özetle insani ilişkilerin kurulduğu her alanda uygulanabilir. Bu yönüyle hayatın içinde gözlemleyip hayatınıza katabileceğiniz oldukça "pratik bir teori" diyebilirim.


İletişim kurduğumuz her an hem mantığımızın hem de duygularımızın ihtiyaca yönelik olarak dengede varlık göstermesini sağlayabiliriz. Sağlıklı, açık ve doğru iletişim hem iç iletişimimizin hem de dış dünyayla kurduğumuz tüm insani ilişkilerin kalitesini artıracaktır. TA insan yaşamında kendinizi tanımlamaya zorlandığınız süreçlerde özellikle faydalıdır.


TA'nın analiz yapısında şu dört başlık bulunuyor;

Yapısal Analiz

İlişkiler Analizi

Oyun Analizi

Senaryo Analizi


Bu yazıda TA'nın ilk ve temel analiz çeşidi olan "Yapısal Analiz"e göz atacağız.

"Ben kimim? Niçin böyle davranıyorum? Bu yolu nasıl seçtim?" gibi soruları yanıtlamada yapısal çözümleme kullanılır. Bu analiz yöntemi, kişinin düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını "benlik durumları"na dayalı olarak tahlil etme yöntemidir. Sf:23


Bahsettiğim bilinç durumu üzerinde çalışmaya başlayabilmeniz için yapısal analizin üzerine kurulu olduğu 3 temel benlik yapısını anlayarak başlamak faydalı olacaktır.


Sola Unitas Academy'deki eğitmenlerimden kıymetli Aslı Aydemir Aytaç'ın deyimiyle; "3 ben var benden içeri."

Her duruma, konuya, iletişim mesajına içimizdeki 3 benden biri ağırlıklı olacak şekilde karşılık veriyoruz. Bu benleri tanımak, onların gizli kalmış yanlarını ortaya çıkarıp kendi kazanan dünyamızı oluşturmak bireysel bilinç seviyemize katkı sağlayacak önemli bir aşama.


Dr. Eric Berne'e göre her insanda ayrı ve değişik davranış kaynaklarına sahip üç benlik türü vardır: "Ebeveyn Benlik" "Yetişkin Benlik" ve "Çocuk Benlik". Bunları soyut kavramlar olarak algılamayın lütfen, tamamen gerçek.


"Ebeveyn, Yetişkin ve Çocuk, yaşamakta olan ya da bir zamanlar yaşamış olan, yasal adlara, kimliklere sahip gerçek kişileri temsil ederler" Sf: 24


Ebeveyn Benliği: Esas olarak anne baba olmak üzere aynı zamanda dış kaynaklardan da alınmış tutum ve davranışları içerir. Dışta, başkalarına karşı önyargılı, eleştirel veya koruyucu davranışlarla belirtilir.



İçteyse Çocuk benliğimizi etkilemeyi sürdüren eski anne baba iletileri olarak yaşanır.

Yani, her şeyi bilen, toplumsal düzeni koruma doğrultusunda yaklaşımlar sergiler.

"Aaaa, bu söylediğin çok ayıp, olmaz öyle" diyen herkestir :)



Yetişkin Benliği: Yaşımız ile ilgili değildir. Gerçeklerin ve bilgilerin nesnel olarak toplanmasından kaynaklanır.

Bu benlik türü; düzenlenmiş, uygulanabilir ve zekidir. Gerçeği deneyden geçirerek olasılıkları değerlendirerek ve tutkusuzca ölçümler yaparak görevini yerine getirir.

Rakıya çağırmasak mı dediğimiz kimselerde yetişkin benlik ağırlıklıdır :)



Çocuk Benliği: Bir çocukta görülen tüm doğal dürtülerimizi içerir. Aynı zamanda da çocuğun ilk deneyimlerinin, tepkilerinin, kendisi ve başkalarıyla ilgili olarak aldığı kararların kayıtlarını tutar. Çocukluktan gelen -eski- davranış olarak tanımlanır.

"Hadi dondurma yiyelim!" diyerek pür neşe sizi arayan o kişi bu kişidir :)


Biraz düşündüğünüzde ağırlıklı olarak hangi benlik yapısında olduğunuzu bulabilirsiniz. Benlik türlerinin kendi içinde de bir takım alt başlıkları var, aşağıda görünce şaşırmayın :) ben yazıyı çok uzatmamak adına üst başlık kapsamında ilerledim. Aşağıdaki tabloyu, hem benlik türlerini basitçe anlatabilmek için hem de kendinizdeki ağırlıklı benlik türünü bulmanızda yardımcı olsun isteyerek hazırladım;

Ebeveynlerinizin yaptığı gibi gözlemliyor, hissediyor ve davranıyorsanız Ebeveyn benlik durumundasınız demektir.


Gerçeklerle, gerçekleri aramakla ve nesnel değerlendirmeyle uğraştığınızda Yetişkin benlik durumundasınız demektir.


Çocukken davrandığınız gibi duyup davrandığınızda Çocuk benliğiniz ile hareket edersiniz.


Benlik Analiz'inde bireysel gelişim adına amaçlanan, önce kendi ağır basan benliğinizin farkında olmak, mevcutta varsa yaşadığınız iletişimsel sorunları bu bakış açısıyla tekrar değerlendirmek ve dengeli ve şeffaf iletişimler sağlayacak şekilde tüm benlik yapılarınızdan gelen tepkileri duyarak, Yetişkin Benliğin süzgecinden geçirme alışkanlığı edinerek tepki veriyor olmanız.


Benlik türlerine hayatın içinden bir örnek vererek yazıma nokta koyacağım.

90'larda ekran başındaysanız bu örneği birebir yaşamış olduğunuzu tahmin ediyorum.

Tarkan'ın Savaş Ay'la olay yaratan bir ropörtajı vardı, hatırladınız mı? Hatırlamakta güçlük çekenler ve fikir sahibi olmayanlar, ya da hatırlasa da bir daha izlemek isteyenler buradan izleyebilir.


Savaş Ay: Genç kral ne diyor bakalım?

Tarkan: Çişim var, onu söylemek istiyorum.

Savaş Ay: Canlı yayındasın.


Bu diyaloğa genel olarak toplumdan "Canlı yayında çişim var denmez!" tepkileri yağmıştı. Bu tepki tahmin edin hangi benliğin tepkisi?

Yanıt: Ebeveyn Benlik


Düzeni, kuralları, gelenekleri koruyan, düzen adına konuşan bu insanların tümü Tarkan'ın tepkisine Ebeveyn benliklerinden yanıt vermişlerdir.


Peki Tarkan'ın bu diyalogdaki benlik tipini sorsam ne dersiniz?

Evet, tabi ki Çocuk Benlik. Dürtüsel bir yanıt vererek çişinin geldiğini ve aslında ropörtaj için çok da uygun bir durumda olmadığını söylüyor. Bunu olduğu gibi, çocukken ifade ettiğimiz doğallıkla yapıyor. Direkt çişim var diyor.


Savaş Ay'ın o anki tepkisine bakacak olursak da (benlik tiplerinde ses tonu, beden dili gibi faktörler de analize dahil ediliyor) hem Yetişkin hem de Ebeveyn olarak tınlıyor.

Ses tonu ve beden dilini işin içine katarak baktığımızda Ebeveyn Benlik yanıtı doğru olacaktır ancak bu faktörleri görmezden gelerek sadece mesajı ele alırsak da olan mevcut durumu dile getiren "Canlı Yayındayız!" iletisinde Yetişkin Benlik kullandığını belirtmemiz yanlış olmaz.


Yazının başında kazanan ve kaybeden nitelemelerinden kısaca bahsetmiş ve benlik tiplerine giriş yapmıştım. TA'da derinleştikçe hayatta kazanan olma yolunda ilerlemek için faydalı bilgi ve yöntemlere de sahip oluyoruz. TA bu konuya kapsamlı bir giriş niteliği taşıyor ve üzerinde çalışıldıkça da kazanan olmayı birebir deneyimlemiş oluyoruz.


"Kazanan" ve "Kaybeden" kelimelerinin elbette birçok anlamı var. "Kazanmak İçin Doğarız" kitabındaki haliyle "kazanan"; hem birey olarak hem de toplumun bir üyesi olarak; inanılır, güvenilir olan ve içten bir tutum sergileyerek dürüstçe tepki gösterendir. Kaybeden ise en kısa haliyle, bu dürüstçe tepkiyi göstermekte başarısız olandır. Sf:9

Yüzdeyüz kazanan ya da yüzdeyüz kaybeden diye bir gerçeklik yoktur. Amacımız mümkün olduğunca kendimizin farkında olarak iletişimde bilinçli tercihler yapmaktır.


Kazanan ya da kaybeden olmak aslında bir tercihten başka bir şey değil.


Peki, siz hangisini tercih ediyorsunuz?

Comments


Yazı: Blog2_Post

Elif Günday / Kişisel Blog

  • LinkedIn
  • Twitter

©2020, Elif Günday tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page